Sükût; sakin, dingin, durgun, devinimsiz…
Kim hayatına nereden bakıyor? Bu yorum onun yaşamda nerede durduğunu gösterir. Siyasi duruşunu, ahlaki duruşunu… Bakın burada bile bir durmak, duraklamak var. Bakmak, bakabilmek için bazen durmak, duraklamak gerekir. Örneğin; gerçek sanatçılar bazen yaşamdan biraz soyutlanırlar. Onların fazla meşgul edilmemeleri gerekir çünkü onlar zaten meşguldür. Bir ressam tek başına görünebilir ama o hiçbir zaman yalnız değildir. Çünkü geceleri onun kulağına Van Gogh fısıldar, gündüzleri Picasso yolunu keser, Da Vinci’yi hep karşısında bulur o.
Ne yazık ki sosyal yaşam bizim yavaşlamamızı istemiyor devamlı hızlanmamızı istiyor. Hatta şu an sosyal medyada paylaşılan videoların bile boşluklarını kesiyorlar. Böylece zamandan kazandıklarını sanıyorlar, peki bunun karşılığında acaba nelerini feda ediyorlar? El cevap; anlarını, duraklarını yani nefeslerini. Diksiyon dersinde bile ilk olarak nefesler arasındaki duraklar öğretilir. Hayatın sadece nefes alıp nefes vermek gibi bir yorumu olduğunu düşünenler iki nefes arasındaki gerekliliği atlıyorlar; duraklamayı… Sürekli koşturan, dışsallığın bu kadar baskın olduğu bir dönemde insanın kendine bakması pek olağan görünmüyor. Seni senden alıkoyan bir çağdayız. Bunun için hayatımızın ufak bir kısmına da boşluğu bir eleman olarak yerleştirmemiz gerekiyor.
Hiç unutmam bir arkadaşım yaklaşık 10 sene önce olsa gerek bu konuda kendini geliştirmek için değişik yöntemler uygulardı. “Ben uyumadan yarım saat önce sessizliğe bürünürüm, susarım konuşmam, sonra uyurum” derdi. Savm-ı savt yani Hz Meryem’in susma orucu aklıma gelmişti o bunu anlatınca. Tabi Meryem susunca İsa’nın konuştuğu, Allah’ın İsa peygamberden konuştuğu geldi aklıma yine… Aynı arkadaşım işi biraz daha ilerletmiş okuduğu bir kitaptaki yöntemi de denemişti. Bir kavanozun içerisine bir avuç kırmızı bir avuçta yeşil mercimeği döküp karıştırmıştı. Sonra onları masasına döküp yavaş yavaş ayıklıyordu, kendine göre sabredebilmeyi, durabilmeyi öğreniyordu. Akabinde bir kitapta karşıma çıktı ki Anadolu geleneğinde sabrı öğrensin diye tanelerini zayi etmeden nar soymayı öğretiyorlardı bir gence.
Hz Peygamber Efendimiz (sav) döneminden bir örnek… Peygamberin sahabeleri ne kadar çalışırsa çalışsın takva da Hz Ebu Bekir’in önüne geçemiyorlar. Gündüz Hz Ebu Bekir ile aynı amelleri yapıyorlar ama yine de onun önüne geçemiyorlar. Sonra anlıyorlar ki gece onlardan ayrılınca Hz Ebu Bekir evinde ayrı bir amel işliyor olabilir. Hanımına soruyorlar Ebu Bekir gece vaktini nasıl geçiriyor diye. Hanımı diyor ki: “Ebu Bekir yatsı namazını kıldıktan sonra eve gelir bir müddet dinlenirdi, sonra vitir namazını ve teheccüt namazını kılar sonra ise seccadesinin üzerinde murakabeye varırdı, ta ki Bilal’in sesini duyana kadar, yani sabah ezanına kadar.” Bunu öğrenen sahabelerden gücü yetenler ölene kadar bu ameli yapmışlardır.
Genç yaş grubundaki Müslümanlar Peygamber Efendimizin (sav) Medine’ye hicret ettikten sonraki hayatını kendilerine daha yakın bulurlar. Çünkü orada bir devinim vardır. Bedir vardır, Uhud vardır, Hendek vardır, Mekke’nin fethi vardır ama aynı peygamberin Mekke dönemindeki mağaraya çekilişlerini, varoluşsal düşünüşlerini Medine dönemi kadar yakın hissetmezler kendilerine. Unutulmamalıdır ki İslam felsefesinde bile yaratıcı hareket etmez hareket ettirir. Kendi yapmaz meleklerine, kullarına yaptırır. Leyla’lar Mecnunlarına doğru hareket etmezler Mecnunlar Leyla’larına doğru hareket ederler. Dolayısı ile bilge de hareket etmez hareket ettirir. Belli bir vakit inzivaya çekilip sonra bir şey üretenlerin eserleri bile daha farklı olur.
Hayatımızda bu yavaşlamayı sağlayacak başka bir faktör ise başımıza gelecek dışsal bir sıkıntıdır. Ciddi bir düşüş bize yavaşlama bilinci kazandırır.
(Bknz. https://www. sakaryahaberdar.com/makale/12566503/omer-faruk-canbaz/dusus )
Kanaatim şudur ki zaferler kadar hayatımızda biraz yenilgilere de ihtiyaç var. Hani bazen kaybetmekte kazanmaktır derler ya…
Anladığım ise buradaki sükût etmekten, susmaktan gaye dilimizi değil egomuzu susturmaktır, eğer egomuzu susturmayı başarabilirsek Hz İsa’dan konuşan bizden de konuşacaktır.
Yorum yazarak sakaryahaberdar Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan sakaryahaberdar hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler sakaryahaberdar editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı sakaryahaberdar değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak sakaryahaberdar Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan sakaryahaberdar hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler sakaryahaberdar editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı sakaryahaberdar değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Istanbul - Durmak, yavaşlamak, beklemek, yenilmek bu kadar cazip hale gelmemişti. Gerçeği görmek için irdelemek gerekiyorsa, çağımızda bizi yarış atı gibi sürekli bir maraton koşusu yapmaya zorlayan sistem karşı bir manifesto.
Yazılan yorumlardan sakaryahaberdar hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler sakaryahaberdar editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı sakaryahaberdar değil haberi geçen ajanstır.